rusya'da bazı şeyleri düşünmek için fırsatım oldu dostlarım

hemen de inandınız mı lan?! çok safsınız yæææ. oğlum insanın rusya'da düşünsel bir aktivite gerçekleştirmesi mümkün olabilir mi lan?! bak şimdi böyle söyledim diye hemen nerelere çektiniz kim bilir lafımı, fesatlar sizi ;) düşünemedim; çünkü çok soğuk oğlum orası! beynim buz tuttu lan resmen! çocuklar göllerin üstünde maç yapıyordu oğlum. sevgililer falan nehirlerin üstünde elele yürüyordu!!! jesus walking on the water hesaaabı. neyse işte, bir hafta oldu döneli; döndüğümden beri cep telefonuyla beynime mikrodalga fırın etkisi yapıyorum da anca çözülür gibi oldu buzlar.

ruslar geleneklerine sahip çıkan bir millet. tıpkı japonlar gibi. bunu uçakta anladım. ne zaman ki uçağın tekerleri piste değdi, alkış kıyamet koptu uçağın içinde. oysa bizler bu geleneğimizi unuttuk malesef :( kimse alkışlamıyor inenleri artık. uçakta rusların bu temaşasına şahit olunca, ben de başladım deliler gibi alkışlamaya. ama yanımda yöremde, "lalelide sürekli duyulan alkışların sebebi bu işte, ruslar bir şeyi indirdikten sonra muhakkak alkışlarlar" şeklindeki, son derece ince ve hınzır esprimi yapacak kimse olmadığı için biraz buruktum.

pasaport kontrolünü geçtikten sonra, karşılayacağı kişinin isminin yazılı olduğu kartonu elinde tutmak yerine göğsüne yapıştıran kişi de elbette benim şoförüm olabilirdi. başka kim hayatında sürekli mallıklarla uğraşmak zorundadır ki şu dünyada zaten?! neyse, tokalaştık sevgili şoförümle ve bindik arabaya. yolda şoför rusça, ben ingilizce, nefis bir muhabbete daldık. ikimiz de birbirimizi anlamadan moron gibi ısrarla konuştuk bir süre. üstelik ben ingilizce de bilmiyorum lan! bunu fark ettiğimde bayağı vakit geçmişti. yani ingilizce bilmediğimi değil; ikimiz ortak bir lisanla konuşamadığımız halde, şoför kendi lisanıyla konuşurken, benim, sanki çok biliyormuşum gibi ısrarla ingilizce kastığımı anlamamdan bahsediyorum. işte onu anladığımda heralde bir kırkbeş dakika falan geçmişti. zaten hep böyle oluyor. bok var çünkü ingilizcede amına koyim! hep dil emperyalizmi işte bu! zaten bu gerzekliği fark ettikten sonra, son derece gönül rahatlığıyla küfürümü savurdum. bunu yaparken de sempatik sempatik gülümsedim ki şoför çakmasın. yolun geri kalanı birbirimize sırıtarak küfür etmemizle geçti. yani en azından ben ettim, şoförü bilmem.

şimdi tabi, rusya'ya gitmemle alakalı bazılarınızın aklına yine fesat düşünceler gelecektir. gelmesin. ben rusya'ya hem iş, hem de dilimi geliştirmek için gittim. dilimi derken, lisan manasında yani!! orda yanlış anlaşılma olmasın. "russian institute" isimli, son derece meşhur bir okula gittim orda. bu okul bizim anadolu üniversitesi gibi. isterseniz emulede falan dersleri var; indirip izleyebilirsiniz. sadece sınavlara girerek diplomanızı alırsınız. üstelik diplomada açıköğretim ibaresi yok!!! peki ben neden bu lisanı öğrenmek istiyorum diye sordunuz tabi siz haliyle. çünkü ben yazarları orjinal dilinden okumayı severim lanet olsun!!! misal ayşe kulin olsun, efendim bir mehmet coşkundeniz olsun, bu yazarları ben hep orjinal dilinden okudum! rusçamı geliştirince de karamazov kardeşler'i okuyacam :)

hemen rusya hakkında en çok sorulan soruya cevap vereyim. rusya'da da çirkin kadın var! evet, belki inanmıyorsunuz ama var lan! üstelik hepsi benim çalıştığım şirketin rusya ofisindeler :(( yani sanırım başka çirkin kadın yoktur rusya'da. ne kadar varsa toplaşmışlar bizim şirkete amına koyim :(( sürekli birader dedim lan düşün hallerini :(( zaten bu rus hanfendilerde bıyıkları tıraş etmek gibi bir huy yok. bir çoğunun altın sarısı bıyıkları gözünüzden kaçıyor haliyle ama bu böyle!!! ve çirkininde bıyık çok dikkat çekiyor. zaten bunu kendilerine de birçok platformda izah etmeye çalıştım. bakın dedim, sürekli bu türklerle evleniyorsunuz, biz esmer ve kıllı insanlarız, yarın öbür gün birçoğunuz evrileceksiniz, öyle pala bıyıklarla gezmeyin amına koyim! bu düzeni değiştirin dedim. ama anlamadılar :( dil bilmek mühim çünkü ve ben henüz başlangıç aşamasındayım :(

orada bazen fıkra gibi ortamlarda da bulundum. misal bir keresinde, böyle alkollü bir iş yemeği ortamında, bir alman, bir rus, bir de ben muhabbete daldık. çünkü ben votkayı çekince her lisanı konuşurum!! o gün de konuştum. dedim bunlara, elli yıl, hadi bilemedin yüzelli yıl sonra ne rus kalır ne alman!! hepiniz türk olacaksınız ulan! dedim. baktım anlamaz gibi baktılar, tercümanıma aynen çevir bu dediklerimi lan dedim. tercüman biraz tırsak bir tip olduğundan, ben işimi sağlama almak için bir de, "vi ar yor hazbınd lan!!!" dedim ve bu söylemimi de huni şekline getirdiğim sol elime sağ elimi şak diye kapak yaparak destekledim. korktu bunlar hemen :))) sonra şaka lan şaka, dost ve kardeş ülkeleriz biz, hiç sizi siker miyiz saçmalamayın dedim gönüllerini aldım. iki votkayı daha çakıp bunlarla halaya tutuştum. halaydan sonra hamit altıntop, fatih tekke falan gibi muhabbetler ettik. sonra ordaki rus garson hanıma, ülkemizdeki rus bağyanlara karşı takınılan yanlış tutumun bilincinde olduğumu, bence onların nataşa değil önce "insan" olduğunu (ellerimle tırnak işareti yapmayı ihmal etmedim insan derken), kaldığım otelin oraya çok yakın olduğunu... yani böyle dostluk mesajları falan verdim. çünkü, her vatandaşın, yurtdışına çıktığı vakit birer turizm elçisi olması gerektiğini bilirim ben!!! ona göre temsil ettim ülkemi!! ülkemizi!!! cennet vatanımızı!!!!

bu küçük gezi yazımı bitirirken sizlere birgün rusyaya yolunuz düşerse işinizi görsün diye biraz rusça öğreteyim. diyelim bir kız gördünüz ve onunla tanışmak, seviyeli sohbetler etmek istiyorsunuz. hemen şunu söyleyin:

"mojna seks? sıkolka?"

yani bu kısaca, bizim edebiyatımızın nadide eserinde dediği gibi, "güzelliğin on par' etmez, göynümdeki aşk olmasa" tarzında bir şey. yani tam öyle değil ama öyle de gibi bir yandan. ben aklıma geldikçe ara ara öğretirim size de lan, paylaşım kutsaldır neticede!!!!