barcelona'nın teknik direktörü olmak

konumuz, ingilizce söylemek gerekirse, "being barcelona'nın teknik direktörü". çünkü biliyorum ki son zamanlarda birçoğunuzun kafasını meşgul eden bir konu bu. ben de sorumluluk sahibi bir blogger olarak, tam da vize zamanı gençlerimizin kafasının bu şekil şeylerle karışmasına seyirci kalamadım.

şimdi efendim, ben biliyorum ki birçoğunuz, bu kadar manyak adamların toplandığı bir takımda teknik direktörlüğün çocuk oyuncağı olduğunu düşünüyorsunuz. aferin! nah çocuk oyuncağı!! hıyarlığın lüzumu yok! siz o guardiola'nın neler çektiğini biliyor musunuz lan denyolar?!

ben cumartesiden beri empati yapıyorum. ve anladım ki barcelona'nın teknik direktörü olmak çok zor. bir kere her şeyden önce büyük bir mahcubiyet barındırıyor bu iş. yani bence guardiola sürekli mahçuptur. "ya çocuklar size de mahçup oluyorum, burda böyle tuzluk gibi duruyorum :(" falan diyodur adamcağız. evde çoluğunun çocuğunun yüzüne bakamıyordur o adam! belki çocuklarıyla okulda dalga geçiyordur piçler!

bir işi yaparken, aslında hiçbir iş yapmadığının düşünülmesi çok acı lan! allah düşmanımın başına vermesin. mesela bugün gitsen, desen ki guardiola'ya, "gel seni beşiktaş'ın başına geçirelim". bence hemen kabul eder! yani tabi, önce beşiktaş'ın ne olduğunu öğretmek lazım. işte bir iki maç kaseti izletsek, hemen atlar teklifimizin üzerine. çünkü, serdar özkan'ı, efendim gökhan zan'ı falan görünce, adamın hasretini çektiği şeyi, oyuncuları ikaz etmek, arada sinirlenmek bağırıp çağırmak falan, bu şekil fırsatları sunduğumuzu anlar. oysa şimdi öyle mi? bence bir tek valdes'e bağırabiliyordur garibim. yazık. halbuki kesin o da istiyordur kenarda sinir krizi geçiren teknik direktör modeli olmayı. fatih terim gibi anlamsız jestler ve mimikler yapmayı. çünkü o zaman, halk iyi bir teknik direktör olduğunu düşünüyor. oysa garibim guardiola sadece gollere seviniyor, golü atana göz kırpıyor; birisi yorulunca "hocam!" diyor sahadan, o da hemen başkasını sokuyor.

mesela şeyi düşünüyorum. devre arasında falan soyunma odasında neler konuşuluyor? hani hepimiz izledik ya, fatih terim nası esip gürlüyordu, "çıkın bu lekeyi temizleyin!" gibi, böyle agresif tavırlar falan; futbolcular ayak uçlarına çevirmişler bakışlarını, çıt çıkmıyor. peki ya barcelona soyunma odası? bence orada olay farklıdır. guardiola gidip messi'nin sırtına havlu koyuyordur. ya da yakasından içeri elini sokup, "uuuu yanıyosun! çabuk çabuk çabuk o formayı değiş hasta olucaksın evladım" falan diyodur. "yirmi kere söyledim deli gibi koşma diye!" şeklinde fırça atıyor olabilir mi? lsdfjlsdkfjls. yaa çok zor lan adamın işi. "hadi henry bize bir fıkra anlatsın" bak bu da o soyunma odasında olağandır bence lsdkfjlsdkfjls. yahu taktik tahtasına ne çizebilirsin birader? "topu atıyosunuz messi'ye, o böyle burdan, burdan, burdan, burdan geçiyo, henry'ye atıyo ;)" tahtanın üstü zigzaglarla dolu ve oyuncular sahaya doğru ilerlerken, arkalarında, bir işe yaramadığını düşündüğü için gözyaşlarını gizlemeye çalışan bir guardiola :(( "durun size bi oralet yapayım da ağzınız tatlansın, o kadar yoruldunuz evlatlarım ;)" sdljfldsfjlsdfj off ya daha fazla yazamayacam lan, çok üzülüyorum adamın haline :(((

6 kişi hayrettin: