her gün eve gelirken gözüme takılan bir tabelada yazıyor bu: "muhtarın yeri ocakbaşı şömine"
daha hiç cesaretimi toplayıp kapısını açamadım bu mekanın. camlardan içerisi de gözükmüyor. ocakbaşı olayı hepimizin malumu, işte devasa bi mangalın etrafına diziliyosun, dumanların arasından kebap ve rakı bulmaca falan. ben o kısımda değilim zaten. onu biliyorum. o konu kafamda net!
fakat şömine?! bunu çözemiyorum. ama deliler gibi de merak ediyorum! içeri giricem bigün girmesine de, içerde, şöminenin önündeki posta uzanmış, romantik romantik rakı içip birbirine beyaz peynir yediren bıyıklı adamlar görürsem ne olucak?!?! benim bu gelgitli aklım o şoku nasıl kaldıraak arkadaş?! yapamam bunu! düşünsene lan bıyıklı adamlar, göz süzüyorlar birbirine! dudaklarını ısırıyorlar filan! :(
bence iceri girmeyi denemelisin. ne derler bilirsin; hamama giren terler! iyi de ne alakasi var bunun dostum!
somine diyo ya!!!
Bu ambiyansta muhtara ne gibi bir pozisyon düşüyor? Bunlar hep merak edilen konular.
muhtarın görevi ateşi canlı tutmaktır heralde. şöminenin ateşini!!!
ihtiyar heyeti de cira topluyodur heralde :) o diil de, bi mangal olsa da yesek!
Demir eksikliği..
ıspanak da olurdu yaa, ne gereği var şimdi demir kemirmenin?
Mangal demirinin tadı hiçbir şeyde yokmuş. Ben yemedim hiç. Annemler izin vermiyor. Çünkü evde bir tane mangal var ve onu yersem yenisini alamayızmış. Çok fakiriz biz :((
e o zaman ye gitsin yahu. zaten et, kanat falan da alamazsınız siz pis fakirler!